Japonya’da 2011’deki depremin ardından meydana gelen tsunamide hasar gören Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali’nde biriken radyoaktif atık suyun tahliyesinin 30 ila 40 yıl sürmesi bekleniyor.
Ülkenin kuzeydoğusunda Mart 2011’de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve tsunamide hasar gören Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali’nde biriken radyoaktif atık suyun tahliyesi başladı.
Yaklaşık 348 hektarlık alanda kurulu santral, Fukuşima eyaletinin Okuma ve Futaba bölgelerinde bulunuyor.
Hükümet, afetten sonra nükleer santral çevresindeki 30 kilometrelik alandan 150 binden fazla kişinin tahliye edilmesine karar vermişti. O zamandan bu yana bazı tahliye emirlerinin kaldırılmasına rağmen çoğu yerleşim alanı boş kalmaya devam etti.
Su tahliyesinin yapıldığı bölge ise nükleer santral sahasının yaklaşık bir kilometre açıklarında yer alıyor.
Atık su, 1 kilometrelik tünel vasıtasıyla okyanusa aktarılıyor
Tahliyesine dün yerel saatle 13.00’te başlanan atık su, seyreltilmesinin ardından denizin altına inşa edilmiş 1 kilometre uzunluğundaki tünel vasıtasıyla okyanusa boşaltılıyor.
TEPCO, deniz seviyesinin 12 metre altına inşa edilen tahliye tünelinin, depreme ve fırtına dalgalarına dayanıklı olduğunu kaydetti.
Tünelin duvarları ise sızıntı riskini azaltmak için su sızdırmayan malzemeyle iki kat kaplanarak betonarmeden yapıldı.
Atık suyun, tünel aracılığıyla sahil hattındaki deniz suyu sirkülasyonuna değil, denizcilik faaliyetlerinin rutin yapıldığı kıyı bölgelerden uzaktaki okyanus sularına karışabilmesi hedefleniyor.
Ayrıca, tahliye planı kapsamında seyreltme oranını yükseltmek için pompaların yanı sıra acil durumda tahliyeyi askıya almak ya da durdurmak için kapatma vanaları kuruldu.
Yetkililer, tüneldeki suyun yürüme hızında ilerlediğini ve kıyıdan 1 kilometre uzağa boşaltımının yaklaşık 30 dakika sürdüğünü belirtti.
Tahliyenin ilk aşamasında 7 gün içinde 7 bin 800 ton atık suyun okyanusa boşaltılması planlanıyor.
TEPCO, Mart 2024’e kadar 31 bin 200 ton suyun boşaltılmasının planlandığını ve bu miktarın 10 tanka eş değer olduğunu kaydetti. Tahliyenin ilerleyen dönemlerde hızlandırılması planlanıyor.
Tahliye öncesi atık su hangi işlemlerden geçiyor?
Alınan tahliye kararı çerçevesinde, Gelişmiş Sıvı İşleme Sistemi (ALPS) kullanılarak trityum haricinde ayrışması sağlanan ve radyoaktivitesi düşürülen 1046 tankta biriken 1 milyon 343 bin ton atık su okyanusa boşaltılacak.
TEPCO işletmesindeki Dai-içi Nükleer Santrali’ndeki radyoaktif atık suyun tahliye sürecinden önce ALPS yöntemiyle 5 farklı süreçten geçirilerek radyonüklit yoğunluğunun önemli oranda azaltılacağı belirtiliyor.
TEPCO, söz konusu işlemlere rağmen atık sudaki varlığı devam eden karbon-14 ve trityum yoğunluğunun düşürülmesi için seyreltme işlemi uygulandığını belirterek bu yöntemle yoğunluğu litre başına yaklaşık 1500 Bekerel’e (Bq) düşürülen suyun, Japonya ulusal güvenlik normlarının altında olduğunu kaydetti.
Tanklarda biriken yaklaşık 1,3 milyon ton atık sudaki toplam trityum oranının 2,6 gram civarında olması bekleniyor.
Trityum neden seyreltilemiyor?
ALPS sayesinde, santraldeki reaktörleri soğutma işlevi gören saf su içinde oluşan 62 radyonüklit, trityum materyali haricinde ayrışıyor.
Santrali işleten TEPCO, plana göre trityum elementi içeren sıvıyı seyrelterek günden güne artış gösteren suyu periyotlar halinde denize boşaltacak.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) sitesinde yer alan bilgilere göre, trityumu, sudan ayırmak teknik olarak çok zor.
Bunun nedeni ise hidrojen izotopu olan trityumu içeren suyun, normal hidrojen içeren suyla neredeyse aynı kimyasal özelliklere sahip olması.
Düşük miktarda suda yüksek yoğunlukta trityum bulunması halinde trityumu sudan ayrıştırabilen teknolojiler mevcut olsa da Fukuşima’daki santralde depolanan yüksek miktarda su, düşük trityum yoğunluğuna sahip olduğu için bu teknolojiler uygulanamıyor.
Atık suyun boşaltımı yalnızca Fukuşima çevresini etkilemeyebilir
UAEA, Temmuz 2023’te Japonya’nın biriken atık suyun denize tahliyesi planının güvenlik standartlarıyla uyumlu olduğunu bildirmesine rağmen araştırmacılar, atık suyun tahliyesi konusunda endişeli.
Fukuşima’daki nükleer santralde meydana gelen hasarın ardından yapılan çeşitli araştırmaların, tahliye edilen atık su nedeniyle yalnızca Fukuşima ve çevresinin değil, dünyanın çeşitli bölgelerinin etkileneceğine işaret ettiği düşünülüyor.
National Geographic dergisine göre, afetten sonra yapılan araştırmalardan birinin sonucunda, California kıyılarının yaklaşık 9 bin kilometre açığında radyonüklit tespit edilmişti. Bu radyonüklitlerin akıntılarla Fukuşima’dan taşındığı tahmin ediliyor.
Öte yandan, 2011’de meydana gelen kazadan yaklaşık 6 ay sonra ABD’deki San Diego kıyılarında Fukuşima’dan radyonüklit taşıyan mavi yüzgeçli orkinos balığı tespit edilmişti.
Araştırmacılar, aynı şekilde atık suyun tahliyesi sonucu radyonüklitlerin, akıntılar ve deniz hayvanlarının göç etmesi sonucu dünyanın dört bir yanına taşınabileceğinden endişe ediyor.
Nükleer santralin devre dışı bırakılma süreci
Mart 2011’de meydana gelen deprem ve tsunami sonrası TEPCO’nun Fukuşima’da işlettiği 6 reaktörlü nükleer santralde hasar meydana geldi.
Tesis bünyesindeki 1 ve 3 numaralı reaktörlerde oluşan çekirdek erimesi sonrası, reaktörlerin soğutulması için içlerine su basılmaya başlandı. İşlem gören ve radyoaktif özellik kazanan atık su zamanla birikti.
Depremin ardından, nükleer santraldeki 4 numaralı reaktördeki tüketilmiş yakıt havuzlarından tüm yakıt çubuklarının çıkarılması Aralık 2014’te tamamlandı.
Aralık 2019’da hükümet, 1 ve 2 numaralı reaktör havuzlarından tüketilmiş yakıtın çıkarılmasının 2023 yılında planlanan başlangıcını, güvenlik gerekçesiyle 5 yıl erteledi.
3 numaralı reaktördeki yakıt çubuklarının çıkarılması Nisan 2021’de tamamlandı.
Tesis, bünyesindeki reaktörleri soğutmak için suya ihtiyaç duydu ve bu, depremden beri radyasyonla kirlenmiş büyük miktarda su üretilmesine neden oldu.
SCMP’nin haberine göre Mayıs 2023’te santraldeki atık su depolama tankları yüzde 97 kapasiteye ulaştı, depolamanın yıllık maliyetinin ise yaklaşık 912 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.
TEPCO’ya göre, santralin devreden çıkarılması süreci ve dolayısıyla atık suyun tahliyesi 30 ila 40 yıl sürebilir.
Çin ve Hong Kong gibi ülkeler, Japonya’dan gelecek deniz ürünlerine ithalat yasağı getirmişti. Tahliyenin devam etmesiyle yasakların çerçevesinin artırılması bekleniyor.